Dua ile kader değişir mi, Ra’d sûresinde, “Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değiştirmez. Ümm-ül-kitâb, Ondadır” meâlindeki âyet-i kerîmede, levh-i mahfûz bildirilmektedir. Ümm-ül-kitâb kelam-ı ilahiyyedir.
Peygamber Efendimiz’e sormuşlar kader değişir mi. Sevgili peygamberimiz Muhammed ‘’Aleyhisselam’’ “Essadakatü tedfe’ül belâ ve tezîdül ömr” (Sadaka, belâları önler ve ömrü uzatır). Kaza her gün çok değişir sonunda kadere uygun olunca yaratılır.
Dua ile kader değişir mi kısaca
Karşımıza çok çıkan, kaderi ancak dua değiştirir. eğer o duayı etmek kaderinizde var ise, sözlerini biraz açmak gerekiyor . Bu konuyu tam anlamak için önce kader nedir, levh-i mahfuz nedir ve duanın ne olduğunu kısaca aktaralım. Ölüm mukadderdir, yani her nefis ölümü tadacaktır. Fakat nerede ve nasıl olacağını Allahü teâlâ bilir, seçilmiş kullarına isterse bildirir, isterse bildirmez.
Şarta bağlı olan kadere, kazayı muallak denir. Şarta bağlı demek mesela sılai-i rahm akraba ziyareti şartı ile ömrün uzamasıdır. Şarta bağlı olmayan kadere, kazayı mübrem denir. Kazayı mübrem hiç bir şart ile değişmez. Fakat bu kazayı mübrem ilm-i ilahide mübrem olandır. Levhi mahfuzda mübrem olan, ilm-i ilahide muallak olabilir.
Dua ile kader değişir mi işte cevabı
- İlimi ilahide mübrem, levh-i mahfuzda mübrem ise asla değişmez.
- İlimi ilahide muallak, levh-i mahfuzda muallak, ise şarta bağlı değişebilir.
- İlimi ilahide muallak, levh-i mahfuzda mübrem, ise şarta bağlı değişebilir.
Dua, sadaka ve sıla-i rahm yapılsa da yapılmasa da, ilim-i ilahide ve levh-i mahfuzda mübrem yani mutlak olan değişmez. İlmi ilahide muallak olan, dua, sadaka ve sıla-i rahm ile değişir. Dua, sadaka ve salih ameller insanı Allahü tealaya yaklaştırır. İnsanı Allahü tealaya yaklaştıran şeyler sonsuzdur, Allahü tealaya yakın olmak islam büyüklerinin asıl gayesidir.
Kader nedir, ilm-i ilahi nedir kısaca
Kaderin manası, ortaya getirmek ve yaratmaktır. Yoktan yaratıcı ancak Allahü teâlâdır. İmanın altı şartından beşincisi, kadere iman etmektir. Allahü teâlâ, her şeyi yaratmadan önce biliyordu, en ufak zerelerden, arşa kadar hepsinin maddelerini manalarını bir anda ve bir arada bilir. Kısaca kader ileride yaratılacak şeyleri Allahü teâlânın bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeylerin, zamanı gelince yaratmasıdır. Buradaki zaman kullar için caridir. Allaü teala için zaman cari değildir. Zamanıda mekanıda yaratan Allahü tealadır.
Kader konusu nazik ve hassas bir konudur. İslamiyetin bildirdiği kadar bilinir. Yetmiş iki fırkanın çoğu kader konusuna akıl yordukları için Ehl-i sünnetten ayrılmışlardır. Kaderi biraz anlayabilmek için, marifetullah ilmi lazımdır. Kader ilm-i mütekaddimdir (önceden bilmektir), ilm-i mütehakkim (mecburi) değildir. Allahü tealaya nispet ile kader; Ben yazdım sen yaptın değildir, sen yaptın Ben yazdım şeklinde anlaşılabilir.
Misal verelim;
Her şeyin iki türlü varlığı vardır, birincisi ilimde varlık, ikincisi maddeli varlıktır. Bir mühendis bir ev yapacağı zaman önce bunu kafasında planlar ve sonra kağıda çizer. Sonra bu kağıdı (projeyi) mimara ve ustalara verir, bunlarda bu plana göre evi yaparlar. Kağıttaki plan evin ilimdeki varlığıdır, inşaat malzemesinden yapılan ev ise hariçteki varlıktır.
Kaderin, iyisi kötüsü, tatlısı ve acısı, hep Allahü teâlâdandır. Çünkü kader bildiği şeyi yaratmaktır. Kaderi inkar etmek küfr yani imansızlık, kadere kızmak ve kabahat bulmak ise büyük günahlardandır. Kaza ve kader kelimeli bir birleri yerine kullanılır. Kader Allahü teâlânın sırlarındandır, islamiyetin bildirdiği kadar kısaca bilinir ve inanılır.
Kader ile ilgili hadisler nelerdir
- Kazayı muallakı, hiç birşey değiştiremez. Yalnız dua değiştirir ve ömrü, yalnız, ihsan, iyilik arttırır.
- Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan dua, o belâ gelirken korur.
- Sadaka 70 çeşit belayı önler. Bunların en hafifi cüzzam ve barastır.
- Sadaka vermede acele edin; çünkü bela, sadakayı geçemez.
- Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitaptadır. (levh-i mahfuzda)
Levhi mahfuz nedir ne demek
Ra’d sûresinde, (Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değişdirmez. Ümm-ül-kitâb, Ondadır) meâlindeki âyet-i kerîmede, levh-i mahfûz bildirilmekdedir. Ümm-i kitâb, ezelî olan kelâm-ı ilâhînin ismidir. Melekler, bunu anlıyamaz. Zamanlı değildir. Yani burada zaman yazılı değildir. Allahü teâlâdan başka, kimse bilmez. Hiç yok olmaz.
Levh-i mahfûzda ise, değişiklik olur. Bunu melekler görür. İnsanın, işine göre, ömrü ve rızkı değişir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece birine ölümüne yakın, iyi işler yaptırıp, son nefesde îmân ile gönderir. Başkasına kötü amel işletip, îmânsız gönderir.
Levh-i mahfûz, ilmi ilahideki kaderin yazılı olduğu, meleklerin, peygamberlerin ve büyük evliyaların yazılı olduğu bir levha gibi anlayalım. Sırat köprüsü dünya köprülerine benzemediği gibi, Bu levha dünyadaki levhalara benzemez, mahfuz ise saklanmış, korunmuş manasındadır.
Dua nedir kısaca anlamı
Dua (düâ) kulun, Allahü teâlâdan istemesidir, O’na yalvarmaktır, mecrası ve şartları çok geniştir. Mesela memnuniyet duadır, yani bir müslümana iyilik etmek, Onu memnun etmek, dua almak gibidir. Evliyalar Allahü teâlâdan bir şey isteyecekleri zaman önce bir müslümanı sevindirilerdi. Yemek yedirmek, hediye veya sadaka vermek gibi.
Dolayısıyla, bizzat dua etmek, dua almak veya insanlara iyilik etmek, Allahü teâlânın rızasına uygun ibadetler yapmak çok iyidir. Şöyle düşünün, mutlak olan kader değişmez, kaza kadere uygun olarak meydana gelir. Kaza her gün çok değişir sonunda kadere uygun olunca yaratılır.
Hazreti Ömer “radıyallahü anh”, Şama geldi. Şehrde veba salgın hastalığı olduğunu işitince, şehre girmedi. Allahü teâlânın kazasından kaçıyormusun dediklerinde, Allahü teâlânın kazasından, kaderine kaçıyorum buyurdu ki, kader, kaza şeklini almadıkça değişebilir. Demek istedi.
Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” her zaman, (Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) düâsını okurdu. Manası Ey büyük Allahım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, ya’nî dîninden döndürme, ayırma! demekdir.
İstifade edilen kaynak; Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye (Hüseyn Hilmi Işık ”rahmetullahi aleyh)